Page 95 - Gastronomi Dergisi
P. 95

GA STR O N O Mİ

                                                         röportaj
                   “










          En önemlisi, kendi sesini
             bulmak. Başkalarını
             kopyalamak yerine,
            gerçekten ne yapmak

          istediğini, neyi anlatmak
               istediğini bulmak
                    gerekiyor.
                   ”









          Bir şef olarak yemek yaparken nelerden   Ben disiplinli olmayı savunan bir ekoldenim.
          ilham alırsınız? Yeni tabaklara karar   Malzemeyi tanımak, öğrenmek, farklı
          verirken süreç sizin için nasıl işliyor?  mutfaklarda çalışmak ve sürekli kendini
          Bana en çok malzeme ilham veriyor. Pazara   geliştirmek gerekiyor. Bir de en önemlisi
          gittiğimde, üreticilerle konuştuğumda,   kendi sesini bulmak. Başkalarını
          tarlada bir şeyin filizlendiğini gördüğümde   kopyalamak yerine gerçekten ne yapmak
          o malzemeyle neler yapabileceğimi   istediğini, neyi anlatmak istediğini bulmak
          hayal etmeye başlıyorum. Sonra geçmiş   gerekiyor.
          deneyimlerim devreye giriyor, yediğim bir
          yemek, seyahatlerim, çocukluk anılarım…   Son kez mutfağa girip bir sofra
          Yeni tabaklar yaratırken de önce sezgilerime   hazırlayacak olsanız, menünüzde
          güveniyorum. Ama işin mutfak kısmı ekip   neler olurdu ve bu sofrayı nasıl
          çalışması gerektiren bir süreç. Fikirler   kurgulardınız?
          geliyor deniyoruz, üzerine konuşuyoruz,   Bu soruya düşünmeden cevabım;
          geliştiriyoruz. Sonunda ortaya çıkan şey   paylaşılabilir, samimi, lezzet dolu bir sofra
          sadece bir tabak yemek değil bir hikaye   kurmak olur. Başlangıç olarak zeytinyağlılar
          anlatan, duyulara hitap eden bir deneyim   koyardım çünkü benim için iyi bir sofranın
          oluyor.                             ruhu Ege’de olduğu gibi başlar.

          Sizce kariyerinizin gidişatını değiştiren
          olay neydi? “Mihenk taşım” dediğiniz
          bir anınız var mıdır?
          OD Urla’nın açılışı kesinlikle bir dönüm
          noktasıydı. O güne kadar hep iyi yemek
          yapmaya odaklanmıştım ama OD bana
          mutfaktan çok daha büyük bir dünyanın
          kapısını açtı. Burada sürdürülebilirlik,
          üreticiyle birebir ilişki, bir restoranın nasıl
          bir ekosistem yaratabileceği gibi konuları
          deneyimledim. Bir de İzmir’deki ilk
          senemizde Michelin Yıldızı ve Yeşil Yıldız
          aldığımız anı unutamam. O ödüller bizim
          için sadece bir prestij meselesi değil, doğru
          yolda olduğumuzun bir kanıtıydı.

          Genç şeflere önerileriniz neler?
          Öncelikle sabırlı olmaları lazım. Şeflik çok
          havalı bir meslek gibi gözükebilir ama
          mutfağın içinde gerçekten emek vermeden,
          tabandan başlamadan başarılı olmak
          mümkün değil.
                                                                                                                   95
   90   91   92   93   94   95   96   97   98   99   100