Külsan 1 ana banner
Empero tepe orta
Öztiryakiler
Sürdürülebilirliğin aktörleri: ARILAR  ve  temel ürünlerinden biri: BAL

Sürdürülebilirliğin aktörleri: ARILAR ve temel ürünlerinden biri: BAL

22.06.2023 13:59:22

Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nden biri olan “Sıfır Açlık”ın sağlanması için arılar önemli bir rol oynuyor. Onlar başta bal olmak üzere; propolis, arısütü, polen, arı ekmeği, arı zehri gibi çok değerli ürünleri bizlerle paylaşıyorlar. Peki, tükettiğimiz bu ürünler sağlıklı mı?

Fevziye SALAŞ

Özellikle son dönemde ‘sahte’ ve ‘tağşiş’ kavramları ile birlikte sıklıkla anılan bal ve diğer arı ürünleri, sağlıklı olarak tüketildiğinde çok faydalı besinler… Ancak sağlıksız ve gerçek olmayan ballar da bir o kadar tehlikeli. Peki bunu anlamak ne derece mümkün? Konu ile ilgili sorularımızı yanıtlayan Balparmak Ar-Ge ve Kalite Direktörü Dr. Emel Damarlı, bunun ancak uzmanlar tarafından yapılan detaylı analizlerle anlaşılabileceğine dikkat çekiyor. 

Arılar, yaşamın sürdürülebilirliği için olmazsa olmaz, bunu biliyoruz… Belki de çok bilinmeyen bir şey arılar bize sadece bal vermiyorlar. Bu konuda bilgi alabilir miyiz? Arılar ürettikleri ürünleriyle bize nasıl bir destek sunuyorlar?

Doğanın sunduğu büyüleyici biyolojik çeşitliliğin ve sürekliliğin mimarlarından biri olan arılar, yüz binlerce polen taşıyarak bitkilerin üremesini ve doğanın sürekliliğini sağlıyor. Gıdalarımızın yüzde 90’ı, dünya üzerindeki 82 bitki türünden elde ediliyor. Bu 82 türün 63’ü ise arılar tarafından tozlaşıyor. Yonca, elma, badem, brokoli, havuç ve ayçiçeği arılar olmasaydı var olamayacak besin kaynaklarından sadece birkaçı. Gıdalarımızın en az üçte biri, arıların tozlaşma işlemi sayesinde elde ediliyor yarıca bu ürünler daha verimli ve kaliteli oluyor. Örneğin 50 kilo meyve veren bir kayısı ağacının 28 kilo meyvesi polinasyon yani tozlaşmayla oluyor. 

Ayrıca dünyadaki mahsullerin dörtte üçüne yakın kısmı, arılara ve diğer tozlaştırıcılara bağlı olduğundan Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinden biri olan “Sıfır Açlık”ın sağlanması için de arılar önemli bir rol oynuyor.

Arılar bize bal dışında propolis, arısütü, polen, arı ekmeği, arı zehri gibi çok değerli ürünler sunuyor. Biz de Balparmak olarak bu değerli arı ürünlerini kullanarak oluşturduğumuz farklı fonksiyonel faydaya sahip ürünleri tüketicilerimizle buluşturmaya çalışıyoruz. 

Doğal balı nasıl tanımlarsınız? 

Arı tarafından üretilen ve olgunlaştırılan, arıyı doğru beslemenin dışında insan müdahalesinin olmadığı; pestisit, veteriner ilacı veya antibiyotik içermeyen, başlangıç değerlerini maksimum derecede koruma gayesiyle analiz edilmiş, pastörize edilmemiş, içindeki yabancı organik ve inorganik maddeleri uzaklaştırmak için filtrasyon yapılmadan uygun süzgeç aralıklarıyla süzülmüş ve muhteviyatındaki polenler muhafaza edilmiş olan ‘bal’dır.

Organik ya da doğal olan bal/bal ürünü zaten faydalı değil midir? Neden bir balın analizinin yapılmış olması gerekiyor? 

Arı doğası gereği 5 km yarıçapında uçar ve arı kolonisinin nektar, su ve polen toplayabileceği alan 80 km²’yi kapsar. Bu kadar büyük bir alana yayılan arıları kontrol altında tutmanız mümkün olamaz. Örneğin arının tarım ilacı ile ilaçlanmış bir kaynaktan nektar toplayıp toplayamadığını bilemezsiniz. Yani balın doğal olduğundan emin olmanın tek yolu analizden geçmesidir. Kapsamlı analizlerden geçmeden faydalı ve doğal olduğunun anlaşılması imkânsız.

Bal alırken ambalajlı, analiz edilmiş ve güvenilir markaların ürünlerini tercih ederseniz doğal bala ulaşmış olursunuz.

Siz analizleriniz sonucunda balın doğallığını bozacak ne türden durumlarla karşılaşıyorsunuz ve buna nasıl çözümler üretiyorsunuz?

Öncelikle Balparmak Ar-Ge Merkezinde taklit, tağşiş ve kalıntı sorunlarına karşı yeni metotlar geliştirerek bilim dünyasına da katkıda bulunduğumuzu belirtmek isterim. Tüm bu çalışmalarımız ile tüketicilerimize doğal balı sunduğumuzun garantisini verebiliyoruz. Arı ürünlerinde en çok karşılaştığımız sorunlar; balda antibiyotik ve pestisit kalıntılarının bulunmasının yanı sıra çoğaltmak amacıyla bala şeker şurubu ilave edilmesi durumu. Bu sorunları tespit edebilmek için bala 4 aşamalı kalite kontrol süreci uyguluyoruz. Birinci aşamada bal fabrikaya gelmeden önce arıcıdan tüm ürününü temsil eden bir numune göndermesi isteniyor. Arıcıdan gelen ön numune içerisinde kalıntı ve hile olup olmadığı en az 100 parametrede yapılan analizlerle inceleniyor. Eğer numune kabul kriterlerimize uygunsa arıcıdan tüm ballarının tesisimize gönderilmesi isteniyor. Ballar tesisimize geldikten sonra tüm bal tenekeleri açılarak hepsinden numune alınıyor ve arıcı bazında tekrar analiz ediliyor. Eğer analiz sonuçları ilk gelen numuneyle eşleşmiyorsa ürünler iade ediliyor. Analiz sonuçları uygun olan ballar ise yöre veya bitki orijinine göre harmanlanıyor ve bu harmanlar depolama öncesi tekrar analiz ediliyor. Ürünler dolum öncesi, tüketiciye belgelendirmek amacıyla tekrar analize tabi tutuluyor. 

Peki, sahte bal nedir? Tüketicinin bunu anlaması mümkün mü?

Arı üretimi olmayan, tamamen insan müdahalesiyle ve çeşitli şeker şurupları kullanılarak yapılmış bal sahte baldır; içine bir şey eklenmiş bal ise tağşişli... Bir balın sahte olup olmadığını rengine, kokusuna ya da yoğunluğuna bakarak anlamak mümkün değil. Balın doğal olup olmadığını anlamanın tek yolu; donanımlı laboratuvarlarda uzmanlar tarafından yapılan detaylı bir analizdir.

Sizin çam balı için coğrafi işaret çalışmalarınız da var. Bu konuda bilgi alabilir miyiz? Hangi aşamada ve ne gibi avantajlar sağlayacak? 

FAO ve EBRD iş birliği ile Türk Çam Balı’na coğrafi işaret alınması yönünde başlatılan projede aktif şekilde yer alıyoruz. Çam balı bir salgı balı çeşidi ve fizikokimyasal özellikleri nedeniyle pek çok fonksiyonel faydaya sahip. Tüm dünyanın çam balı rekoltesinin yüzde 92’si Türkiye’de kızıl çam ormanlarının bulunduğu Ege kıyılarında üretiliyor. Ülkemizin önemli bir değeri olan bu kıymetli ürünü tüm dünyaya tanıtmak için başlatılan proje kapsamında, Türk Çam Balı’na ait teknik özelliklerin belirlenmesine yönelik çalışmalar tamamlandı. Konuyla ilgili olarak üretici birlikleri ve paketleyici kurumların da içinde yer aldığı ve bir sivil toplum örgütü olarak Ulusal Çam Balı Araştırma, Geliştirme ve Tanıtım Derneği kuruldu. Bundan sonraki aşamada derneğin birincil hedefi Türk Çam Balı’nı dünyaya tanıtmak.