Külsan 1 ana banner
Empero tepe orta
Öztiryakiler
Tabağımızı doymak için doldurmak, doğa ve insanı yaşatır!

Tabağımızı doymak için doldurmak, doğa ve insanı yaşatır!

1.02.2022 16:06:04

Üretim, satın alma, taşıma, depolama, restoranlarda, otellerde ve evlerimizdeki yanlış uygulamaya bağlı olarak çok sayıda gıda israf ediliyor. Peki, neyi doğru yaparsak israfı önleyebiliriz?

Yazı: Emre Turan

Çocukluk her açıdan kafamızda yer etmiş anıları içerisinde barındırmasıyla karşımıza çıkar. Kötü durumlar, mutlu olaylar, görüntüler, sesler...

Asla hafızalarımızdan çıkamaz. Kimleri için bu durumlar çok zorlayacı olup travmalara bile neden olabilirken bazırlarına şimdiki kişiliklerini oluşturmalarında önemli katkıda bulunur. Peki ya, çocukluk anılarımızda yemeğin ve gıdanın yeri ne? Geçmişimizin beslenme alışkanlıklarımızda bizlerin yetişkin hayatlarımıza olan etkisi nasıl?

Bazı görüntüler hafızalarımızdan zamanla silinebilir veya eksilebilir. Ya da bazı öğrediğimiz bilgileri tekrarlamadıkça zamanla unuturuz ama koku ve tat öyle mi? Kiminle konuşsanız geçmişine gittiğinde bahsettiği en net şey annesinin ekmeğine sürdüğü doğal salçalı ekmek tadı ya da köyünde pişen biberlerin köz kokusu olur. Benim asla unutamadığım hatıram, çocukluğumda Çanakkale'ye ilk adım attığımdaki o muazzam domates kokusuydu. Şimdilerde ise o kokuyu bulmak çok zor. Peki neden? 

                    ***

Sadece koku ve tat da değil sofradaki ailevi ve kültürel davranışlarımız da damak tadımızı ve beslenme alışkanlıklarımızı etkiledi. Sonuç olarak çoğumuz yemeğin ve gıdanın kıymetini çocukken bize öğütlenenle bilsek de sofradaki tabağı sonuna kadar doldurma durumu ne yazık ki şu zamanlarda geleceğimize aktarabileceğimiz bir alışkanlık olmamalı. Artık kendimizden başlayarak çocuklarımıza, tabaklarımızı bitirmek için değil doymak için doldurmanın öğütünü vermeliyiz. Doyduğumuz kadar doldurmak demek; kendi beslenme seviyemizi bilerek, tabakta kalıp çöpe gidebilecek besinleri minimum seviyeye çekmek demek. “Bunu zaten yapıyoruz” diye düşünebilirsiniz ama ne yazık ki araştırmalar gıda israfının ülkemizde olmak üzere pek çok ülkede hat safada olduğunu gösteriyor. Peki, bu nasıl oluyor? Gelin, biraz bunları inceleyerek, gıda israfına karşı olan farkındalığımızı arttıralım.

İsraf nerelerde ve nasıl yapılıyor?

İsraf sadece evlerimizde olmuyor. Bir gıda soframıza gelene kadar pek çok aşamadan geçtiği için bazı gıdalar çöpe gidebiliyor. Bu yüzden bu aşamaların ne olduğunu bilmek, ekmeğimizi paylaşırken ve korurken gıdaya olan saygımızın artmasını sağlayacaktır. Böylece açlıkla mücadele etmek için kendi adımıza yapabileceğimiz en değerli şeyi yapmış ve mutfağımızda israfı önlemiş olacağız.

Bir gıda üretilirken, depolanırken, marketlere; marketlerden evlere, toptan alımlarda retoranlara ve otellere gelene kadar israfa mağruz kalabiliyor. Bu da milyonlarca gıdanın çöpe gitmesi demek. Küreselleştikçe üretim adı altında yapılan yanlış aşamalar gıda israfının artmasına neden oluyor. Bir zeytin bahçesinde zeytinler toplanırken bile birçok hatalı uygulama yüzünden kullanılabilecek zeytinlerin mahvolduğunu görüyoruz. 

***

Tüketim alışkanlıklarımız geçmişten günümüze bağlı olarak değişip farklılaştıkça özellikle hazır gıdaya olan ilgi artıyor bu da ne yazık ki perakende sektöründe, süper marketlerde, kasaplarda, manavlarda, bakkalarda ve gıda alabileceğiniz daha pek çok yerde gıdaların telef olmasına neden oluyor. Organik madde olarak doğrudan satılan ürünler nem, ısı ve baktarilere mağruz kalıp yok olabiliyorlar.

Satın alma, taşıma ve depolama ile yine birçok gıda israf edilebiliyor. Satın alma sırasında ürünler daha satın alınmadan baz kriterlere uymadıkları (doğru etiketleme, paketleme, görünüm vb.) için, ayrıca taşıma sırasında ürünlerin doğru kriterlerle korunmadıkları ve depolama esnasında ürünlerin bozulması nedeniyle ürünler israf edilebiliyor. Yine stoklamaya ve raftaki tüketici davranışlarına bağlı olan etkenler de gıdaların iade edilmesine veya çöpe gitmesine neden olmakta. 

Yemek sektöründe de yine yukarıda bahsettiğim özelliklerin de dışına yapılan pek çok hata yüzünden israf yapılabiliyor. Evimiz dışında yemeğin piştiği ve servis edildiği her yeri bu alana sokabiliriz ki evlerimizden sonra en büyük israf da buralarda yapılıyor. Yemeğin nerede ve kime, nasıl piştiğine göre yine israf değişebiliyor. Hastanede en çok israfı tabaklarda kalanlar oluştururken, restoranların hazırlık aşamalarındaki aşçıların ve şeflerin bilinçsizliği, otellerin açık büfe uygulamaları israfın yapıldığı diğer alanlar. Son olarak da sürekli bahsettiğimiz evlerde yaptığımız israf var. Ne yazık ki en büyük israf burada yapılıyor.

Neler düzgün yapılırsa israfı minimuma çekebiliriz?

Üretim, satın alma, taşıma, depolama, restoranlarda, otellerde ve evlerimizdeki yanlış uygulamaya bağlı olarak çok sayıda gıdanın israf edildiğinden bahsettik. Peki, neyi doğru yaparsak israfı önleyebiliriz?

Gıdaların üretim aşamasında en başta çiftçinin eğitilmesi ve doğru oryantasyona tabi tutulması gerekli. Daha sonrasında yine üretime etkisi olan her bir bireyin denetlenmesi de lazım. Gıdaların taşınması sırasında plan ve organizasyonun doğru yapılması, zamanlamanın gıdaya göre seçilmesi, soğuk hava zincirirnin zarar görmemesi, satın alma kriterlerine uyulması, stok yönetimlerinin doğru yapılması, son kullanım tarihine bağlı olarak stokların düzenli yapılması, market çalışanlarının daha doğru eğitimler almaları sağlanması; gıdanın güvenilirliği ve israfı önlemek adına yapılabilecek çalışmalardan bazıları. Yine ürünlerin paketlenmesine bağlı olarak aşırı büyük ve ağır paketlemeler yapmamak, özensiz etiketlemeden ve yanlış fiyatlandırmadan uzak durmak satıcıların yapabileceği diğer önlemlerden. Tüketiciler olarak ise en başta yüksek standartta ürün taleplerimizi indirmemiz gerekiyor. Tahmin edilmeyen veya öngörülmeyecek istekler, gıdaları satın aldığımız yerleri zor durumda bırakabilir. 

Restoranlar ve oteller; satın alacakların ürünlerin özelliklerini tam anlamıyla bilerek ve stoklama yaparak, mevsimsel ürünleri tercih ederek, çeşit çeşit menüler tercih etmeyerek pişirme aşamasından önce mutfaklarını yönetebilirler. Ortalama müşteri sayılarını ön görerek salata, tatlı, çorba gibi öğün ve gıdaları yeterli sayıda hazırlayabilirler. Yine önceden hazırlanarak kalan gıdaları doğru saklamak, görünümü çirkin deyip çöpe atmak yerine yeni kullanım yerlerini düşünüp tasarlamak israfı önlemek adına yapılabilecek diğer yöntemlerden. Büfe kültüründen olabildiğince uzak durmaya çalışmak da önemli bir etken.

***

Tüketiciler olarak ilerleyen zamanlarda açık büfe, serpme kahvaltı gibi israfa yönelik olan aşırı doyma isteğimizi ve görsel algılarımıza hitap eden kültürlerden bahsedeceğim. Şimdilik bu kültürlerden olabildiğince uzak durmaya çalışmak veya kendimizi eğitmiş bireyler olarak tabağımızı doyduğumuz kadar doldurabilmek israfı önleyebilmemiz adına restoran ve otellerde yapabileceğimiz bazı uygulamalardan.

Evlerimizde neler yapabiliriz?

Yapılan araştırmalara göre israfın büyük çoğunlu evlerimizde yapılıyor. Bu yüzden kendimizi eğitmek ve porsiyon miktarlarımızı bilmek oldukça önemli. En çok çöpe atılan öğünler arasında ekmek, meyve, sebze ve hamur işleri geliyor. Bilinçli tüketim alışkanlıkları kazanarak israfı önce kendi mutfaklarımızda daha sonra dışarıda tükettiğimiz yerlede rahatlıkla önleyebiliriz. Mutfağımız için şunları yapabilir veya uzak durabiliriz:

Alışverişe çıkmadan önce buzdolabımızda ne var ne yok bilmek,

Evde mevcut olmasına rağmen çabucak bozulabilecek bir ürünü sırf ucuz veya indirimde diye almamak,

Bir anda karar vererek özellikle aç karnına alışveriş yapmamak,

Kendimizin, aile bireylerimizin porsiyonlarını bilerek yemek pişirmek ve hazırlamak,

Hangi gıdanın ve pişmiş yiyeceğin dolapta nasıl saklandığını iyi bilmek,

SKT’si gelmiş ürünleri doğru değerlendirmek ve göz ardı etmemek, 

Mutfak kazalarından olabildiğince uzak durabilmek ve ürünleri tüketilmeyecek hale getirmemek adına internetten veya güvenilir kaynaklardan yemek yaparken ki tarif aşamalarına uymak,

Gıda israfı yapan veya buna göz yuman her türlü işletme, sosyal medya sayfası, otel vb. oluşumlardan uzak durmak,

Gıda israfının geleceğe yönelik ne denli sıkıntılı bir süreç olduğunu iyi kavramak ve çocuklarımıza daha yaşanabilir bir toplum bırakabilceğimizin sorumluluğunda olmak.

Evlerdeki israftan ilerleyen yazılarımda daha detaylı olarak bahsediyor olacağım, ekmeğin, çeşitli ürünlerin nasıl israf edildiği ile alakalı detaylara değinmeye çalışacağım. Gıdayı korumak adına başta gıda ile alakalı hangi alanda çalışıyor olursak olalım, israfı önlebileceğimiz çalışmalara sektörümüzün getirdiklerini de düşünerek farkında olmak, gıda ile alakalı bir alanda çalışıyor olmasak bile evimizde hem ekonomimizi hem de şimdiki ve gelecek insanlığı düşünerek hareket ekmek, hepimizin boynun borcu...