“TUSİD yönetimi olarak pastayı bölüşmeye değil, büyütmeye karar verdik!”

Horeca sektörü, 8-12 Eylül 2021 tarihleri arasında,  CNR EXPO İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenecek HOSTECH by TUSİD Fuarı’nda 24’üncü kez bir araya gelecek. gastronomidergisi.com olarak TUSİD Yönetim Kurulu Üyesi Burak İnceçam’a fuarla ilgili merak ettiklerimizi sorduk. 

Fatma SEÇKİN

Endüstriyel Mutfak, Çamaşırhane, Servis ve İkram Ekipmanları Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TUSİD) ve CNR Holding kuruluşu İstanbul Fuarcılık iş birliğiyle düzenlenen, alanında dünyanın en büyük iki fuarından biri olan "Hostech by TUSİD - 24. Uluslararası Otel, Restoran, Kafe, Pastane Ekipmanları ve Teknolojileri Fuarı", CNR Expo Yeşilköy'de kapılarını açmaya hazırlanıyor. 

Hızlı gelişen ve teknolojik olarak birçok yeniliği bünyesinde barındıran dünya horeca sektörü, 8-12 Eylül 2021 tarihleri arasında,  CNR EXPO İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenecek HOSTECH by TUSİD Fuarı’nda 24’üncü kez bir araya gelecek. Fuarda  sektör temsilcileri olan otel ve ağırlama profesyonelleri, endüstriyel yemek üreticileri, pastane ve fırın işletmecileri, kuru temizleme ve çamaşırhane işletmecileri, kafeterya ve kantin işletmecileri ile kafe ve bar işletmecileri fuar alanında yeni ürünlerini sergileyecek. 

İnovasyon alanına sürekli yatırım yapan Türk horeca sektörünün lider firmalarının yanı sıra dünyanın en önemli üreticilerinin yer alacağı fuar, kurumsal satın almacıların yanında yeni işletme sahibi olacaklar ve işletmesini yenileyecek tüm yatırımcıları ağırlayacak.

gastronomidergisi.com internet sitesi olarak Frenox Genel Müdürü aynı zamanda TUSİD Yönetim Kurulu Üyesi Burak İnceçam’a HOSTECH by TUSİD Fuarı ile ilgili sorularımızı yönelttik. 

Bu yıl 24’üncüsü düzenlenen fuarın sektör için anlamına değinmek isteriz? Neler söyleyeceksiniz?

HOSTECH by TUSİD, pandemiden dolayı bir seneden beri ertelemek zorunda kaldığımız bir fuar. Endüstriyel mutfak sektörü şu anda Çin’de yaşanan nakliye krizinden dolayı çok ciddi ve yoğun bir zamandan geçiyor. Bu nedenle Türkiye dünyadaki birçok distribütör ülkenin ve özellikle Avrupa ülkelerinin endüstriyel mutfakta B planı konumunda. Bu yüzden işlerimiz özellikle son 6 aydır çok ciddi bir şekilde yükseliş göstermiş durumda. Tüm sektörün sipariş sayısı çok yüksek, diyebilirim. Özellikle Avrupa ülkelerinden gelen siparişler çok yoğun.  Türk üreticiler olarak yıllardan beri doğru ve kaliteli ürünleri Avrupa pazarına ve dünya pazarına sunuyor olmamız tercih edilmemizde en büyük etken. 

“Pandemi olmasaydı çok daha geniş katılım olacağı kesindi”

Avrasya’nın en büyük fuarı özelliğini taşıyan bu etkinlik aynı zamanda pandeminin gölgesinde gerçekleşiyor, sizce sürecin yansımaları nasıl olacak. Fuarı sektör için bir umut olarak adlandırabilir miyiz?

HOSTECH by TUSİD Fuarı her ne kadar pandeminin gölgesinde olsa da dünyadaki tüm büyük tüketicilerin ülkemize gelip, üretici firmaları ve yeni ürünleri takip edebilecekleri, Türk kalitesini görecekleri bir fuar. Ve bu fuarın önemi çok büyük. Uzun yıllardan beri yapılan bu etkinlik, katılım açısından her sene ciddi bir artış gösteriyor. Aslında fuar Türkiye için bir umut değil. Zaten Türkiye bu sektörde güçlü ve kendini kanıtlamış bir ülke. Fuar sadece bunun pekiştirilmesini sağlayacak. Fuarımız İtalya’dan sonra neredeyse dünyada endüstriyel mutfak firmalarının boy gösterdiği en büyük, uluslararası alıcıların rağbet ettiği çok ciddi bir etkinlik.  

Fuarda hemen hiç yer kalmadığını biliyorum. Pandemi olmasaydı, çok daha geniş katılımlı bir fuar olacağı kesindi. Yabancı üreticiler de fuara ciddi ilgi duyuyor. Ama ne yazık ki pandeminin önümüze koyduğu belirsizlik, fiyat ve rakamların sabit olmayışı ve dünyadaki yolculuk ve uçuş anlamında devamlı kuralların değişiyor olması, hem katılımcıları hem de ziyaretçileri etkilemiş durumda. Bu bir gerçek. Ama sonuçta iyi bir fuar yaparak, yabancı ziyaretçilerin gelmesini sağlayacağız. 

“Artık Türkiye’nin hedefi Dünya”

Katılımcılar açısından hangi ülke ve pazarlarına ağırlık verdiniz? Özellikle hedeflediğiniz ülkeler var mı?

Artık Türkiye’nin hedefi  Dünya… Zaten Avrupa’ya yıllardan beri ihracatımızı gerçekleştiriyoruz. Ortadoğu’da bilhassa Kuzey Afrika bölgelerinde oldukça faal bir şekilde tüm üreticilerimiz yeterli gereklilikte ihracat yapıyor. Ama şu anda bence Türkiye’deki firmaların hepsinin pazarı tüm dünya olmalı. Biz Frenox markası olarak kendi ürünümüzün dünyanın her yerinde satılabilir, pazarlanabilir ve kullanılabilir bir ürün olduğunun farkındayız.  O yüzden tüm firmalarımızın, gerekli yatırımlarını yaparak, üretim kapasitelerini artırarak, endüstriyel mutfak pazarında Çin’den sonra veya Çin’in yerine alternatif bir üretici olmaları gerektiğini düşünüyorum. Tabi bu bir günde olması beklenen bir durum değil. 

“Hızlı gelişmeler, bazen problemleri de beraberinde getirir”

Rakiplerimiz çok uzun yıllardır mutfak pazarında yer alıyor.  Ancak Türkiye’de  de 1980’lerden sonra turizmin açılmasıyla beraber başlayan endüstriyel mutfak sektörü, çok hızlı gelişti. Hızlı gelişmeler bazen, problemleri de beraberinde getirir. Ama  zaman içerisinde tüm firmaların ürünlerde daha ihtisaslaşarak, markalaşarak,  gerekli yerlere geleceğini düşünüyorum.  Dünyada endüstriyel mutfak pazarına bakıldığında en hızlı büyüyen, en fazla adet gösteren firmaların Türk firmalar olduğunu hep beraber çok net bir şekilde görebiliyoruz. 

“O kadar şeffafız ki müşterilerimizi saklamıyoruz”

TUSİD, katılımcılara ne tür kolaylıklar sağlıyor?

Biliyorsunuz biz TUSİD’de   HOSTECH by TUSİD diye bir program yapıyoruz. Bu programda firmalar ürün sattıkları insanları çok şeffaf bir şekilde fuara gelmesi yönünde takdimde bulunuyorlar. Tüm dünyada firmalar birbiriyle rakip olurken, müşterilerini birbirine göstermemek için çırpınırken, Türkiye’de bilhassa birkaç firmanın başını çektiği endüstriyel  mutfak üreticileri, hiçbir şeyden korkmayarak, rekabetten çekinmeyerek, müşterilerinin fuara gelmesini sağlıyor. Düşünebiliyor musunuz ? Ben endüstriyel buzdolabı yapıyorum. Bir firmaya ürün satıyorum. Ve bu firmayı hiç kimseden çekinmeyerek, fuara çağırıyorum ve fuarda iş yaptığım firmanın, rakiplerimi de görmesini sağlıyorum. Çünkü biz burada TUSİD yönetimi olarak; pastayı bölüşmek değil, büyütmeye karar verdik. Ne kadar daha fazla insanın ,Türkiye’ye gelmesini ve ziyaret etmesini sağlarsak, sonuçta pastayı büyüteceğimiz için pasta bölünse bile payımıza düşecek olan dilimin daha büyük olacağını biliyoruz. Ama dünyadaki tüm üreticiler böyle düşünmüyor. Ben müşterimi getiririm, rakibim benim müşterime ürün satar diye çekiniyorlar.. Frenox olarak böylesi bir durumdan kaygılanmıyoruz. 

“Otel ve uçak masraflarını TUSİD olarak karşılıyoruz”

Sonuçta eğer siz bir müşterinizi fuara getiriyorsanız ve müşteriniz başka bir üreticiyi görüp, sizi bırakıyorsa aslında burada kendi hatanıza bakmanız gerekiyor. Bu müşteri sizi niye bırakmış? Durup dururken bırakmaz… Bir yerde; ya kaliteyle ilgili, ya fiyatla ya da müşteriye olan davranışla ilgili bir probleminiz var. Çünkü memnun olan bir müşteri, bir firmayı kolay kolay terk etmez

“Herkes kimin ne olduğunu biliyor”

Sonuçta dünya çok büyük. Üretici sayısı çok fazla.  İnternetle her yere ulaşmak mümkün ve çok kolay. O yüzden ben müşterimi getirdim, diğer firmalar tanıdı endişesi oldukça boş. Zaten müşteriler belirli ve kimlerin ne olduğunu artık herkes biliyor. O yüzden bunu yapmak yerine, tüm katılımcı firmaların mümkün olduğu kadar yabancı müşterilerini buraya getirmesi lazım. Otel ve uçak masraflarını biz TUSİD olarak karşılıyoruz.  Firmaların yurt dışındaki müşterilerine diyoruz ki Türkiye’de bir fuar var gel, beni ziyaret et. TUSİD organizasyonu uçak biletini ve otelini karşılayacak… Katılımcının bedava Türkiye’ye gelmesini sağlıyoruz. Ama burada dediğim gibi. Bu program hala birkaç firma üzerinden dönüyor. İlerleyen yıllarda bunun daha da genişleyeceğini düşünüyorum. Şu anda TUSİD olarak 500’ün üzerinde yabancı katılımcı firmayı ülkemize getirmek için gerekli çalışmalar yapıyoruz. Aslında hedefimiz çok daha yüksekti. Ama pandemiden dolayı ne yazık ki bir takım sıkıntılar yaşadık. 1000 firmayı getirmek için gerekli çalışmaları yaptık.  

“Kapitalist ekonomi bunu daha fazla kaldıramaz”

Fuar, Uluslararası Fuarlar Birliği ve Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği önlemler eşliğinde düzenlenecek. Haliyle sağlık tedbirlileri üst safhada.. CNR, aldığı tedbirlerle ziyaretçiler kadar, katılımcı firma personelinin de sağlığını güvenceye alacak. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?

Virüs tüm dünyada bir tedirginliğe yol açtı. Ancak aşılanmanın hızlanmasıyla beraber normalleşme hızlandı. Aşılı insanların virüse yakalansalar bile çok ağır geçirmedikleri, bilimsel olarak kanıtlanmış durumda. Sonuçta ekonomiler de açılmak zorunda. Dünyadaki seyahat organizasyonlarının başlaması gerekiyor. Çünkü dünya bilhassa uçak, hava yolları şirketleri, organizasyon şirketleri, çok ciddi şekilde bunun sıkıntısını yaşıyor. Tabi ki kapitalist ekonomi bunu daha fazla kaldıracak durumda değil. Pandeminin sonlanması hepimizin dileği ama artık bu virüsle de yaşamayı öğrenmek durumundayız. Bu virüsün bir anda kaybolmayacağını hepimiz anladık, diye düşünüyorum. Virüs hayatımızın bir parçası olacak ve bununla beraber yeni dünyada yeni işler yapma anlamında bazı uygulamalar gelecek. Belki aşı olmayan insanlara kısıtlamalar getirilerek, yavaş yavaş ekonominin açılması sağlanacak. Çünkü bu iş böyle devam ederse, tüm fuar sektörü, çok büyük bir tehlike altına girer. O yüzden ben aşılamanın hızlanması ile birlikte gerekli önlemler alındığında, insanların çok yakın zamanda düzgün fuarlar yapacağına inanıyorum. Eylül ayında Türkiye’de bizim fuarımız dışında bir çok başka fuarda yapılacağını biliyoruz… 

“Çok elit bir program yapıyoruz”

Çağırdığınız kurumsal satın almacıların, işletmelerin profili hakkında bilgi verir misiniz?

Biz çok elit bir program yapıyoruz. Çünkü davet ettiğimiz insanları özenle seçiyoruz. Biliyorum ki ya ben ya da rakibimin bir fiil ürün sattığı, bu işte olan, ofisi bulunan, distribütör olan insanları fuara davet ediyoruz. Normalde bu iş ticaret odaları vasıtasıyla yapılıyor. Ve ticaret odaları mantığında bunları çok kontrol edebilmek mümkün değil. TUSİD’de benim de başında bulunduğum bir komisyonumuz var. Frenox olarak çok ciddi ihracatı olan bir firmayız. Ve bu nedenle birçok firmayı yakından tanıyoruz. 4-5 arkadaş bir araya gelerek, çağırdığımız insanın yüzde yüz gerçek müşteri olduğundan emin olduktan sonra ülkemize gelmesine izin veriyoruz. Aslında bu katılımcılar için inanılmaz büyük bir fırsat. Düşünsenize…Siz yeni bir firmasınız, yeni ve güzel bir ürün yaptınız, bir anda ben doğru müşteriyi fuarda gelip, sizin önünüze koyuyorum. Bu sektör için hem büyük bir fedakârlık hem de hizmet. Ama dediğim gibi biz öncü firmalar olarak,  her zaman şuna inandık: Sonuçta Made in Turkey markasını dünyaya ne kadar yayabilirsek, pazarımızı ne kadar genişletirsek, o zaman pasta büyüyecek ve bize buradan düşen dilimler de daha büyük olacak. 

“Üretici o kapıdan geçmeye hazır değilse, zorlamasın!” 

Tüm katılımcılara çok ciddi görev düşüyor. Doğru mal ve kaliteli mal üretmenin yanısıra verdikleri sözleri yerine getirmeleri gerekiyor. Yani bir firma eğer o kapıdan geçmeye hazır değilse, bence o kapıdan geçmek için kendini çok zorlamamalı. Ne zaman hazırsa, o zaman ürününü dünya pazarına sunmalı. Çünkü, yurt dışı pazarlarda ürününüzün arkasında durmanız, kaliteyi sağlamanız gerekiyor. 

Biz dünya pazarına çıktığımızda veya yurt dışı fuarlarına gittiğimizde sonuçta Türk üreticiler olarak tanınıyoruz. Sektör mensupları olarak, birbirimizle iç pazarda rekabet içinde olsak dahi tüm dünyada Made in Turkey’in aldığı bir değer var. Bu değer çok önemli. Made in Turkey değerini bu gün Made in Germany, Made in Italy gibi yüksek kaliteli üretim gerçekleştiren ülkelerin imajıyla aynı noktada, tüm dünyaya sunabilirsek, firmalarımız bundan çok ciddi çıkar sağlar. Ama Made in Turkey’i Made in China gibi yaparsak, yani sadece ucuz ve kalitesiz mal üretirsek, o zaman tüm firmalarımız bunun cezasını çekmek zorunda kalır.  O yüzden her üreticiye, yaptığımız fuarlarda çok ciddi görevler düşüyor.