Türkiye, sahip olduğu eşsiz coğrafi zenginlik ve iklim çeşitliliği sayesinde, bal üretiminde hem miktar hem de kalite açısından dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer alıyor. Yaklaşık 12 bin bitki türüne ev sahipliği yapan Anadolu coğrafyasında, 3 bin 500’ün üzerinde endemik bitki doğal olarak yetişiyor. Bu benzersiz flora zenginliği, kekik, geven, laden, lavanta, narenciye, kestane ve çam gibi binlerce farklı nektar kaynakları aracılığıyla kendine has aromalar sunan balların oluşmasına katkı sağlıyor.
Sahip olduğu 9,2 milyona yakın arı kolonisiyle dünya genelinde koloni sayısı bakımından üçüncü sırada yer alan Türkiye, yalnızca üretim gücüyle değil, sahip olduğu biyolojik çeşitlilik, kültürel birikim ve doğayla kurulan sürdürülebilir ilişki sayesinde de balda gerçek bir dünya markası potansiyeli taşıyor. Bu potansiyeli tüm dünyada görünür kılma sorumluluğunu ise, 45 yıldır arının ve arıcıların doğayla kurduğu kadim iş birliğini özveriyle destekleyen, Anadolu’nun dört bir yanından toplanan balları doğallığından ödün vermeden tüketiciyle buluşturan Balparmak üstleniyor.
Balparmak, doğanın armağanı balı, kültürel bir deneyime dönüştürdü
Türkiye’nin eşsiz coğrafi ve biyolojik zenginliğini yalnızca üretim sürecinin bir parçası olarak değil, aynı zamanda kültürel bir miras ve anlatı unsuru olarak da gören Balparmak, balın ardındaki emeği, arıyı, arıcıyı, coğrafyayı ve hikâyeyi görünür kılmak için bir çalışma başlattı. Maximilian J.W Thomae, Gökhan Sehlikoğlu, Mert Seran, Jale Balcı, Çiğdem Alagök, Faruk Şüyun, Başak Oksak, Reyhan Ülker, Hatice Ünal Bilen gibi Türkiye’nin seçkin şefleri ve gastronomi dünyasının önde gelen isimleri, Gıda Mühendisi ve Gastronomi Yazarı Ebru Erke moderatörlüğünde Balparmak Kampüsü’nde “Türk Balının Lezzet Haritası”nı çıkarmak için bir araya geldi.
Balparmak’ın dünyaca ünlü İtalyan Arı Bilimci, Bal Tadım Uzmanı ve Duyusal Analiz Eğitmeni Raffaele Dall’Olio ile gerçekleştirdiği ortak çalışma kapsamında Türkiye'nin eşsiz ballarının tadım haritası oluşturulmaya başlandı. Bu harita, balı yalnızca kahvaltı sofralarının bir parçası olmaktan çıkararak, duyulara hitap eden kültürel bir miras hâline getiriyor. Doğal bal, yeniden tanımlanarak, gastronomi dünyasında geleneksel bir lezzet olmanın ötesine geçiyor. Üzerine hikâyeler anlatılacak, tadım notalarıyla farklı malzemelerle eşleştirilecek karakteristik bir öğeye dönüşüyor. Bu da Türkiye’nin gastronomi atlasında yepyeni bir sayfa açıyor.
Etkinlik boyunca katılımcılar, farklı tat ve koku profillerine sahip balları deneyimleyerek; her bir balın kendine özgü karakteristik özelliklerini keşfetme fırsatı buldu. Dall’Olio’nun balın duyusal zenginliğini değerlendirme konusundaki eğitimiyle zenginleşen bu deneyim, Türkiye’nin eşsiz florasından gelen balların gastronomik potansiyelini ortaya koyarken, “Türk Balının Lezzet Haritası”na da ilham verdi.
“Her bal damlasının ardındaki hikâyeyi dünyaya anlatmak bizim görevimiz”
Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Balparmak Genel Müdürü Ulaş Altıparmak, Türkiye’nin bal konusunda yalnızca üretici değil; aynı zamanda tat profili ve çeşitlilik bakımından küresel ölçekte öne çıkan bir ülke olduğunun altını çizdi. Altıparmak: “Balparmak olarak bu değerli zenginliği kayıt altına almak ve bilimsel temellerle belgelemek için çalışmalar yürütüyoruz. Yaptığımız çalışmalar ile bu eşsiz potansiyeli hem ülkemizde hem de uluslararası düzeyde görünür kılmayı ve sektöre değer katmayı hedefliyoruz.”
“Türk Balının Lezzet Haritası” etkinliğinin bu hedefin bir yansıması olduğunu belirten Altıparmak: “Ülkemizin bal konusundaki zenginliği bugüne dek büyük oranda 'çiçek balı' veya 'çam balı' gibi genel ifadelerle anlatıldı. Ancak her bir damla balın içinde binlerce bitki türünün aroması ve o bitkilere can veren coğrafyanın izleri saklı. Yüksekova, Şemdinli, Bingöl, Muş ve Kayseri’nin yaylalarından ve ovalarından elde edilen ballar; her biri yöresine özgü aromaları ve lezzet profilleriyle dikkat çekerken, sadece tek bir çiçek türünden üretilen monofloral bal çeşitleri de doğanın sunduğu ayrıcalıklı tatlara sahip. Karadeniz’in güçlü aromalı kestane balı, Akdeniz’in ferahlatıcı narenciye balı, Isparta ve Burdur’un lavanta balı, Torosların kekik balı. Her biri hem damaklarda unutulmaz izler bırakıyor hem de kültürel mirasımızın tatla yazılmış birer parçası. Bugün kampüsümüzde gerçekleştirdiğimiz bu buluşma ise, balın duyusal, coğrafi ve kültürel katmanlarını birlikte keşfetmemize alan açıyor. Tadım notlarıyla desteklenen bu lezzet haritası sayesinde, balın coğrafi ve botanik karakteri gün yüzüne çıkıyor; her doğal bal kendi coğrafyasının sesi haline geliyor. Biz de Balparmak olarak, doğal balı sofralara taşımanın ötesinde geçip; ardındaki emeği ve kültürü, her bal damlasının ardındaki hikâyeyi dünyaya anlatmayı sorumluluğumuz olarak görüyoruz” dedi.
Balın Duyusal Yolculuğu: İtalyan uzman Dall’Olio’dan tadım teknikleri ve fonksiyonel Kullanım Önerileri
Raffaele Dall’Olio’nun İtalya’daki duyusal analiz yöntemleri hakkında bilgiler vermesiyle başlayan etkinlik, sırasıyla farklı profillere sahip Yayla, Yayla-Ova, Yüksek Yayla, Kestane, Kekik, Lavanta, Kayseri, Bingöl, Şemdinli, Narenciye, Yüksekova ve Çam gibi doğal ballardan oluşan 12 adet balın önce koku, sonrasında ise tat analizlerinin yapılmasıyla devam etti. Etkinlikle ilgili konuşan Dall’Olio: “Bugün İtalyanların bal tadım eğitimlerindeki disiplinlerini ve yaklaşım biçimlerini inceledik. İtalya’da geliştirilen bir metodoloji sayesinde, farklı profillere sahip ballar için oluşturulan bal kimlik kartları, ürünlerin duyusal özelliklerini standartlaştırırken, uluslararası bilinirliklerinin artmasına da katkı sağlıyor. Türkiye’deki zengin ve çeşitli endemik bitki örtüsü ise benzer şekilde farklı aroma ve tat profillerine sahip balların ortaya çıkmasına olanak tanıyor. Bugün gerçekleştirdiğimiz bal tadım etkinliğinde Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden gelen 12 balı duyusal analiz yöntemiyle değerlendirdik. Tat, doku, aroma ve koku gibi kriterler üzerinden gerçekleştirdiğimiz analizlerde; narenciye, çam, yayla ve lavanta gibi balların özgün profillerini deneyimleme fırsatı bulduk.” dedi.
Tadım etkinliği sonrasında bal ve balın kullanım alanları ile ilgili eğitim veren Dall’Olio; “Bal oldukça fonksiyonel ve mucizevi bir gıda. Balı düzenli olarak kullanmak gerekiyor. Güçlü besin değerini içeriğinde barındıran balı, belirli bir dönemde tüketmek yerine günlük rutinimizin bir parçası haline getirebiliriz. Örneğin; meyve ve sebze salatalarınızda sos olarak kullanabilir, balık ve et ürünlerinizi marine etmek için tercih edebilirsiniz. Farklı lezzetler ortaya çıkarmak için ise peynir ve kuru meyvelerle eşleştirebilirsiniz “diyen Dall’Olio, balın güçlü bir probiyotik olan yoğurt ile tüketilmesini tavsiye ediyor.