Kamusal alanda zamanı durdurmak...

İstanbul’un kültür, sanat, spor ve gastronomiyi bir araya getiren yeni buluşma noktası Terminal Kadıköy, şehrin en yoğun geçiş alanında dikkat çekici bir çağdaş sanat eserine ev sahipliği yapıyor. Multidisipliner sanatçı Uğur Acil tarafından hayata geçirilen, 10 metre yüksekliğindeki figüratif yerleştirme, izleyiciyi gündelik yaşamın hızla akan ritmi içinde farklı bir bakış açısına davet ediyor.

İstanbul’un en yoğun geçiş noktalarından Terminal Kadıköy, şimdi büyük ölçekli bir çağdaş sanat eserine ev sahipliği yapıyor.
Multidisipliner sanatçı Uğur Acil’in imzasını taşıyan 10 metre yüksekliğindeki figüratif yerleştirme, gündelik yaşamın koşturmacası içindeki şehir insanını belirli bir anda dondurarak ona yeni bir bakış sunuyor. 
Şehirde her gün binlerce kişinin geçtiği ama çok azının “durduğu” bu alanda yükselen figür, sanki az sonra koşmaya devam edecekmiş gibi zamansız bir duraksama halinde bulunuyor. Hareketin otomatik bir tepkiye dönüştüğü, nereye ve neden koştuğumuzu unuttuğumuz günümüzde, figürün bir tür arafta asılı kalma durumu ve taşıdığı görsel canlılık, izleyiciyi gündelik hayatın içinden, tanıdık ama bir o kadar da düşsel bir varlıkla karşı karşıya getiriyor. 
Zamansız Bir Duraksama
Eser, her gün binlerce kişinin aceleyle geçtiği bir alanda, insan bedenini “hareket ile durma” arasındaki anlık bir boşlukta yakalıyor. Figür, sanki bir sonraki adımını atmak üzereymiş gibi, ama bunu yapmadan önce kısa bir süreliğine “dondurulmuş” bir hâlde kalıyor. Bu duraksama, izleyiciye “Nereye ve neden koşuyoruz?” sorusunu yöneltiyor.

Tanıdık Ama Düşsel Bir Karşılaşma

Uğur Acil’in çalışması, modern şehir yaşamında hareketin otomatik bir refleks haline gelmesini sorguluyor. Figürün arafta asılı kalmış gibi görünen bedeni, hem tanıdık hem de düşsel bir varlık olarak izleyiciyle güçlü bir görsel karşılaşma kuruyor. Sanatçının işinin ölçeği ve canlılığı, kamusal alanda dikkat çekici bir “dur ve düşün” daveti sunuyor.

Terminal Kadıköy’de Sanatın Gücü

Terminal Kadıköy, bu özel yerleştirme ile yalnızca gastronomi, eğlence ve sosyalleşme imkânları sunmakla kalmıyor; aynı zamanda sanatın kamusal alandaki dönüştürücü gücünü de şehir yaşamına katıyor. Bu eser, mekânın dinamik atmosferinde sanatı gündelik hayatın doğal bir parçası haline getiriyor